KİŞİSEL VERİLER VE KORUNMASI
Kişisel veri nedir?
Genel olarak kişisel verinin ne olduğu ile hangi verilerin kişisel veri kapsamında olup olmadığının açık ve sınırlı bir cevabı bulunmamaktadır. Ancak bununla birlikte, belirli ya da belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin kişisel veri olduğu kabul edilir. Kanundaki (6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) tanıma göre, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi kişisel veridir. Buna göre kişiliğin sosyal, duygusal, fiziksel ve ekonomik boyutuna dair bilgilerin tümü kişisel veridir.
Buna göre kişisel veriden söz edebilmek için, verinin gerçek bir kişiye ilişkin olmasının yanı sıra, bu veriler kullanılmak suretiyle bu gerçek kişinin belirlenmiş veya belirlenebilir olması gerekmektedir.
Kişisel veriler başlıca iki gruba ayrılır: Birinci grupta yer alan kişisel veriler insanın varoluşundan kaynaklanan kişiliğine ilişkin bilgilerdir. Bu gruba örnek olarak, kişinin adı, adresi, sağlık durumu, medeni durumu, cinsel tercihi, genetik verileri, parmak izi, öğrenim durumu, istihdam durumu verilebilir. İkinci grup kişisel veriler ise insanın modern bilişim toplumunda yer alması sebebiyle kendisine verilen veya çeşitli hizmetlere ulaşmasında kullanılan bilgiler yer alır. Bu gruba örnek olarak, banka hesap numarası, sosyal güvenlik numarası, vatandaşlık numarası, elektronik posta adresinin şifresi, telefon rehberi, sosyal paylaşım sitelerindeki üyelik bilgileri sayılabilir.
Kişisel veriler ne şekilde ihlal edilmekte ve bu ihlallerin ne gibi sonuçları vardır?
Kişilerin verileri işlenirken, veri işleme faaliyetinin belli ilkelere uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Kişisel veriler işlenirken kural olarak, ilgili kişinin yani verinin ilişkin olduğu kişinin rızası olmaksızın işleme faaliyeti yapılması mümkün değildir. Buna göre kişi rıza göstermezse kişisel verilerinin işlenmesi imkânı bulunmamaktadır. Ancak bazı kişisel verilerin işleneceğine ilişkin kanun hükmü varsa bu halde kişisel verinin işlenmesi için, ilgili kişinin rıza aranmamaktadır. Örneğin paket servis siparişi verildiğinde sipariş hizmetini yerine getirecek kurumun müşterinin adı, adresi ve iletişim bilgilerini işlemesi için müşterinin rızasını alması zorunlu bulunmamaktadır. Aksi halde siparişi teslim etmesi mümkün olmayacaktır.
Kişisel veriler işlenirken geçerli ilkelere aykırı davranılarak işleme faaliyeti gerçekleştirilmesi halinde kişisel verilerin ihlalinden söz edilir. Bu kapsamda olmak bireylere verilerin yetkisiz kişiler tarafından elde edilmesi, kullanılması ve ifşa edilmesi, yetki sahibi olunmasına karşılık bu yetkinin aşılması, belirli bir süreyle sınırlanan yetkinin süre bitiminde dahi kullanılmaya devam edilmesi, ilgili kişinin rızası ve kanun hükmü olmamasına rağmen kişisel verilerin işlenmesi hallerinde kişisel veriler ihlal edilmiş olmaktadır. Kişisel verilerin ihlal edilmesinin en yaygın karşılaşılan örneği, bir ev ortamında bulunan kişilerin toplu olarak çektirmiş bulundukları bir fotoğrafın, fotoğraftaki diğer kişilerin rızası alınmaksızın sosyal medya platformlarında paylaşılması halidir. Bir diğer ihlal türü de bir kişinin telefon rehberinde bulunan bir kişiye ait telefon numarasını ilgili kişinin rızasını almadan başka bir kimse ile paylaşması olmaktadır.
Kişisel verilerin ihlal edilmesi hali ilgili kişinin maddi veya manevi zarara uğramasına sebebiyet verebileceği gibi ilgili kişinin sorumluluğunu gerektiren bir durumla karşılaşması sonucunu doğurabilecektir. Şöyle ki bir kimsenin özel hayatına ait bir fotoğrafın rızası olmaksızın ifşa edilmesi halinde; kişinin manevi zarara uğrayacağı açıktır. Buna karşılık bir kimsenin mobil bankacılık şifresinin ele geçirilerek kullanılması halinde ise uğrayacağı zarar banka hesabındaki paranın başka hesaplara aktarılması suretiyle maddi olacaktır. Kişisel verilerin ihlal edilmesinin diğer bir türünde bu halde veri sahibi ilgili kişinin cezai sorumluluğu söz konusu olabilecektir. Örneğin IP adresinizi ele geçiren bir kimsenin IP adresiniz üzerinden bağlanarak, internetten yasal olmayan bir içerik indirdiğinde IP adresi size ait olduğundan doğacak sorumluluk doğrudan veri sahibi olarak size ait olacaktır. Böyle bir durumda veri sahibi yasalara aykırı herhangi bir eylemi olmadığı halde sorumluluğu söz konusu olmaktadır.
Kişisel verilerin korunmasının önemi nedir?
Aslında, kişisel verilerin korunmasının önemi yukarıdaki sorunun cevabında mevcut bulunmaktadır. Bilişim teknolojilerinin gelişmesi ve gözetim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber kişisel veriler korunması gereken bir alan olarak görülmeye başlamıştır. Bunun nedeni de; kişisel verilerin, teknolojik araçların sağladığı imkanlar sayesinde kolaylıkla elde edilebilmesi, saklanması ve işlenmesidir. İnsanların kayıt altına alınması ve gözetlenmesi, teknolojik gelişmeler sayesinde mümkün olmuş ve kişiler için tehlike arz etmeye başlamıştır. Kişiler için bu tehlikenin gerçekleşmesi ise kişisel verilerin kötüye kullanılması olarak ortaya çıkmaktadır. Kişisel verilerin kötüye kullanımı, çoğunlukla kişiler için maddi veya manevi zararla sonuçlanmaktadır. Kişilerin bu nevi maddi ve manevi zararlardan korunması bakımından kişisel verilerin korunması önem arz etmektedir.
Kişisel veriler hangi usullerle korunmaktadır?
Kişisel verilerin korunmasında başlıca iki usul bulunmaktadır. Bu usullerden ilki; kişisel verilerin idari yolla korunması yani verilerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında korunması yoludur. Bu usulde de başlıca iki yolla kişisel verilerin ihlali halinde koruma uygulanmaktadır. Birinci yol ilgili kişinin başvurusu üzerine yapılan denetim yolu iken, ikinci yol ise kanun tarafından oluşturulan Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun denetleyici görevi kapsamında yapılan denetim suretiyle verilerin korunması yoludur.
Kişisel verilerin korunmasında söz konusu olan ikinci yol ise; kişisel verilerin adli yolla korunması usulüdür. Kişisel verilerin ihlali sonucunda ilgili kişinin maddi veya manevi zarara uğraması halinde ilgili kişi meydana gelen zararının giderilmesi için genel adliye mahkemelerinde dava açmak yoluyla, bu tür ihlali bertaraf etme imkanına sahiptir. Kimi hallerde ise, kişisel verilerin ihlali yaptırıma bağlanan, ceza kanunu anlamında suç oluşturmaktadır. Bu suçlar; haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, verileri yok etme suçlarıdır. Bu suçlarda kişisel verilerin ihlal edilmesi sonucunu doğuran fiillerin suç olarak düzenlemesi ile kişisel verilerin korunması amaçlanmıştır.
Bu Gibi İhlallere Karşı Kişilerin Başvuru İmkanları Nelerdir?
Kişisel verilerin idari yolla korunması usulünde birinci yol ilgili kişinin kişisel verilerinin ihlali halinde, ihlalin önlenmesi için veri sorumlusuna (Verilerin işlenmesinden sorumlu kişi) yazılı müracaat etmesi yoludur. Kişisel verileri işlenen kişinin başvurusuna olumsuz bir cevap verilmesi, süresinde fakat yeterli bir cevap verilmemesi halinde, 60 günlük süre içinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na şikâyet yoluyla başvuruda bulunabilir. Buradaki 60 günlük süre veri sorumlusuna başvuru yapıldığı tarihten itibaren başlamaktadır.
Kişisel verilerin idari yolla korunması usulünde ikinci yol ise; Kurumun denetleme görevi kapsamında veri sorumlusunu denetlemesi yoludur. Kurum hukuka aykırı bir veri işlemeyi haber alabilir veya veri sorumlusunu denetleme gereği duyabilir. Kurumun bu şekilde uyguladığı denetim süreci kendiliğinden işlemektedir.
Kişisel verilerin adli başvuru yoluyla korunması yolunda ise yine iki farklı başvuru yolu bulunmaktadır. İhlal sonucunda ilgili kişi yönünden maddi veya manevi bir zarar meydana gelmesi hallerinde kişi, adli yargı sistemi içinde yer alan görevli hukuk mahkemesinde davacı sıfatıyla dava açmak suretiyle ihlale karşı korunma talep edebilecektir. Buna karşılık kişisel veri ihlali ile aynı zamanda ceza kanununda sayılan suçlardan birisinin işlenmiş olması halinde ilgili kişi, ihlal yönünden soruşturma yapılması talebiyle Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermek suretiyle şikâyet başvurusunda bulunması gerekir. Bir ihlal ile hem maddi manevi bir zarar meydan gelmiş olabilir hem de ihlal aynı zamanda suç teşkil edebilir. Bu gibi hallerde her iki yola başvurmak mümkündür.
Yorumlar (0)