Çanakkale Savaşı’na gitmek için hazırlanan Avustralyalı askerlerle çatışarak direnen iki gencin hikayesinin beyaz perdeye aktarıldığı filmin Kemerburgaz’daki setinde basın toplantısı yapıldı. Filmin oyuncularından Şebnem Bozoklu, üç ay önce vefat eden babasının kendisine bu filmde oynaması için vasiyette bulunduğunu belirtip duygulu anlar yaşadı.
Bozoklu“Her zaman senaryoyu seversem oynarım. Bu filmde benim için daha kişisel başka bir durum var. Kısa bir süre önce babamı kaybettim, bir anda hastalandı. Son gecemizde bu hikayeyi anlattım ona o da bana ‘Şebnem sana karışmamam ama bu filmde oynamanı istiyorum, benim için yap evladım’ dedi, sonra babamı kaybettik. İyi ki onu dinlemişim” sözlerini kullanırken bu sırada duygusal anlar yaşadı. Bozoklu ayrıca film için Ali Atay ve Erkan Kolçak Köstendil’le Dondurmam Buz Gibi adlı eski bir kanto şarkıyı söylediklerini belirtti.

Filmde deveci Ali karakterini oynayan Erkan Kolçak Köstendil ise “Ben hikayeyi bilmiyordum, burada bir Çanakkale hikayesi var ama Avustralya’da geçiyor. Film bir savaşta geçiyor ama barış filmi. 3 aydır burada hep beraberiz, güzel anlaşıyoruz, yani tatil gitti. Keyifli bir film yapmaya çalıştık ki savaşın ne kadar kötü bir şey olduğu seyircinin suratına çarpsın diye. Sert hikayeden bahsediyoruz ama insanlar filmi izlerken de gülecekler. Eğer bir Avustralyalı da severse bu filmi doğru yaptık demektir” dedi.

Dondurmacı Mehmet’i canlandıran Ali Atay, filmdeki iki karakterin çılgınca işler yapıp, Çanakkale’ye savaşmaya gelen 30 bin askeri 56 saat çatışarak oyaladıklarını anlatıp şu ifadeleri kullandı: “İki çocuk Avustralya’ya gitmiş ve buraya gelmek için oraya savaş ilan etmişler, orada bir grubun Çanakkale’ye gelmesine mani olmuşlar. 56 saat oyalamışlar 30 bin askeri. ‘Bunlar deli mi? Eğer çok milliyetçilik yüklü hamasi bir şey gelse bunu seyirciye inandıramayız’ dedim. O kadar naif tatlı iki karakter geldi. Oradan buradaki mevzuya karışmaya çalışıyorlar, iki delinin hikayesini izleyeceğiz pozitif anlamda söylüyorum. Sonu beni inanılmaz derecede etkiledi, içinde olmak için can attı. Ben Mehmetçikle ilgilenmiyorum, ben Mehmet’le ilgileniyorum. Mehmetçik hepimizi ilgilendiren bir şey. Şahsi olarak o Mehmet’in küçük adamın hikayesi daha çok ilgilendiriyor beni. Ali ile Mehmet’in hikayesi var burada.

Dünya sinemasının şişirilmiş kahramanlıklarını yıllarca izlediklerini belirten Caner Kurtaran ise “Sıradan insanlar biri dondurmacı ve biri deveci. Yıllarca dünya sinemasının o şişirilmiş kahramanlarını izledik. O dondurmacı ve deveci kahraman benim için. Anadolu insanı başka bir toprakta kendi toprağı için siyaset için değil, vatan söz konusu olduğunda harekete geçtiğinin delili bu film” diye konuştu. Filmin yabancı oyuncularından Will Thorp’un “Normalde bizim tarafımızda çekilen filmlerde Türkler kötü olurken, bu kez bu filmde biz kötü olduk tersi oldu” sözleri toplantıya katılanları güldürdü.

Filmde savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlattıklarını ifade eden yapımcı Mustafa Uslu ise şöyle konuştu : “Bana göre muhteşem bir hikaye iki çılgın Türk’ün yapmış olduğu muhteşem bir hikaye. Aslında burada onların ne kadar savaşı sevdiğini, savaştıklarını değil, savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu, kazanım olmadığını, iki milletin neden savaştığını anlatıyoruz. Avustarlaya’dan gelip ülkemizde ölen Anzak askerleri de bizim için çok önemli, onlar da ana kuzularıydı. Kamerayı sadece kendi tarafımıza değil onların tarafına da koyduk”

Uslu bir soru üzerine ise “Bu filmin en büyük özelliği sadece dört Türk oyuncum var gerisi yabancı. Ödemeler dolar ve dövizle, anlaşmalar dövizle yapılmış” diye gülerek espri yaptı.

Sinemada önemli işler başarmak istediklerini, Aşık Veysel ve Dumlupınar Savaşı’nın filmini de yapmak istediklerini belirtirken ayrıca 7 bin metrekarelik alana kurulan platoyu kalıcı malzemelerle yaptıklarını anlatıp “Bu seti kalıcı malzemelerle kurduk, Türk sinemasına bir set, stüdyo bırakalım. Burada başka insanlar da gelip çalışabilirler bizden sonra. İBB’ye burası bu haliyle kalsın dedik. Üniversal stüdyoda aslında böyle bir yerden yapılmış bir şey” dedi.

Kemerburgaz eteklerine 7 bin metrekarelik araziye Türkiye’nin en büyük platosu kurulan “TURKISH’İ DONDURMA” için, 1900’lü yılları yansıtan Avustralya kasabası birebir inşa edildi, döneme uygun kostümler hazırlandı. Postaneden otele, tren garından boks salonuna, kasaptan restorana, berbere kadar aslına uygun olarak hazırlanan seti ziyaret için basın mensupları davet edildi. CGV Mars’ın dağıtımını üstleneceği filmin önümüzdeki yıl mart ayında vizyona girmesi planlanıyor.












Yorumlar (0)