Şener Şen: Şöhret bir hastalık, ondan uzak duruyorum
Şener Şen, onur konuğu olarak katıldığı Brand Week İstanbul’da sanat yaşantı, öğretmenlik kariyeri ve yaşadığı ilginç anılarını anlattı. Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide bir saat sahnede kalan usta oyuncu, sık sık metroya bindiği hatırlatılması sonrası, "Şöhret bir hastalık, ondan uzak duruyorum" itirafında bulundu
Brand Week İstanbul’da samimi açıklamalarda bulunan Şener Şen, kozmopolit bir ortamda yetiştiği için oyunculuğunun geliştiğini ve sinemaya girdikten sonra halkın kendisin üçkağıtçı rolleriyle sevdiğini anlatıp şöyle konuştu: “O dönemde halk beni nedense sivri karakterler ve üçkağıtçı rolleriyle sevdi. Banker Bilo’daki götüren adam vs. Ne kadar sahtekar rolleri varsa iyi yaptım. Bu neden oldu bilmiyorum? Gerçek hayatta onları uygulasam bugün artık İstanbul’un yarısı benimdi. Belki de o adamları sevmediğim için onlara bir tepki olarak böyle bir canlandırıp cezalandırmak mı istedim? Onlar hakkında iyi gözlem yaptım. Mesela o Çiçek Abbas’ta aşağılık şoför vardı minibüs şoförü onu ben tanıyordum zaten. Oyuncular için zordur bilmediği bir karakteri canlandırırken yerinde gözlem yapar araştırırlar, benzer kişilerle konuşurlar”
'Şöhret bir hastalık'
Usta oyuncu, bir hayranın kendisini Beyoğlu’nda gördüğünü hatırlatmasıyla sıkça metroya bindiğini belirtip, şöhretin bir hastalık olduğunu ve kendisini bundan uzak tuttuğunu itiraf edip “Ben metroya da gidiyorum orada senin gibi tanıyan çıkmadı. Star edası vardır ya o şöhret hani böyle beni kim tanımıyor onu tespit eder yani. Şöhret bela bir şey hastalık. Ben mümkün olduğu kadar bundan kendimi uzak tutmaya çalışıyorum, o yüzden kendi halinde, sıradan biri gibi kamuflaj, atkı falan görenler tahmin edemiyor. Yurtdışında metroya binme yadırganmaz ama halk kendi yoksul da olsa o sevdiği adamın lüks araba ve yedi korumayla gezmesini ister” diye konuştu.
'Kadir İnanır ve Cüneyt Arkın’a figüranlık yaptım'
Çocukluk yıllarında büyük maddi sıkıntılar yaşadıklarını, babası Ali Şen’in sinemada oynadığı yardımcı rollerle para kazanamadığını söyleyen ünlü oyuncu, oyuncu olmak istediği için 2.5 yıl yaptığı öğretmenlik istifa ettiğini de anlattı. Fabrika işçiliği, işportacılık, pazarcılık yaptığını ifade eden Şen 1967 yılında Şehir Tiyatroları’na para almadan zorla işe başladığını belirtip, sinemaya ise o yıllarda Kadir İnanır, Cüneyt Arkın gibi ünlü starların filmlerinde figüranlık yaparak adım attığını ardından Hababam Sınıfı’nda oynadığını açıkladı.
Usta oyuncu, Ertem Eğilmez’in kendisine üç kağıtçı bir başrol karakteri oynaması için teklifte bulunduğunu ancak buna karşı çıkıp kendi istediği Namuslu filminde oynayarak hayatının dönüm noktasını yakaladığını ifade edip şöyle konuştu: “Ertem abi geldi ‘Güzel bir başrol var ama sahtekarı oynayacaksın’ dedi. Benim hiç başrol hevesim olmadı ben hayatımdan memnunum. O zaman ekonomik olarak da iyi değilim, yardımcı rollerden insanlar çok para kazanmıyor, ancak star olursanız para kazanılıyor. O zaman buna büyük heves etmem lazım. Bende de tuhaf karakter olduğu için bu benim hoşuma gitmedi, başrol oynayacaksam istediğimi yapmam lazım dedim. O arada Namuslu filmini oynamak istiyorum dedim. ‘Eğer tutmazsa bir daha hayatın boyunca başrol oynayamazsın’ dedi. Namuslu da ilk 10 filme girdi de paçayı kurtardım sonra iyice küstahlaştım ‘Ben bunu oynamam bunu oynamam’ diye diye 70 yaşına gelmişim. Kaç tane oynadım bilmiyorum?
'Beğenmediğim filmde oynayamam'
Şener Şen ayrıca sürekli Yavuz Turgul filmlerinde oynamasının hatırlatılması üzerine böyle bir kuralı olmadığını açıklayıp “Yavuz’la sinemaya aynı açıdan bakıyoruz. Gelen senaryoları atlamadan okuyorum biraz beğeneceğim bir şey olsa oynayacağım. Biliyorum ki ben de faniyim, gelip gidiyoruz. Biraz daha film yapsam ne iyi olur ama beğenmediğim bir şeyi de yapamam. Onun için Yavuz’la tekrar buluşmamızın nedeni bu. Yoksa böyle bir kural yok “ sözlerini kullandı.