Piyanist Gülsin Onay “Harika Çocuk” olarak başladığı müzik yolculuğunu şu sözlerle açıkladı: “Çok zor ve uzun bir yoldu. Ama çok kıymetli. Müziğin bana verdiği olağanüstü hayat çok güzeldi. Piyanist olmamda annemin büyük bir etkisi oldu. Ankara’da Ahmed Adnan Saygun tarafından yetiştirilerek yurt dışına Fransa’ya gönderildim. Onun öğrencisi olmak çok büyük bir şanstı.” dedi.
Müzik ve piyano hakkındaki düşüncelerini aktaran Onay, “Müzik kalpten kalbe geçiyor, onu hissediyorum. Dinleyici, bestecinin ruh dünyasına giriyor. Müzikte sadece çalmak değil aynı zamanda dinleyici olmak da önemli. Zevk sahibi bir dinleyici olmak güzel bir şey. Ben piyanonun başına geçtiğimde tamamen müziğe odaklanıyorum sanki bir fanustayım. Uzun yol gittikten sonra hemen piyano çalmak istiyorum. Bana ‘dinlenmeyecek misin?’ diyorlar. Müzik ruhu arındırıyor, insanlık için gerekli bir şey. Müzik daha çok insanın ruhuna dokunsa savaş olmaz.” dedi.
Piyanist Gülsin Onay, 2004 yılında yolculuğuna başlayan Uluslararası Gümüşlük Müzik Festivali ve genç yetenekler hakkında şunları söyledi: “20 sene önceydi, Eren Levendoğlu bir proje ile bana geldi. Piyano festivali olarak başladı. Daha sonra uluslararası müzik festivaline dönüştü. Dünya çapında sanatçılar geliyor. Bir hafta, on gün kalıyorlar. Usta müzisyenler ve genç yetenekler bir araya geliyor. Öğrenciler için büyük bir şans. Müzikle uğraşan gençler çok saygılı oluyorlar. Bestecilere öyle bir hayranlık besliyorlar ki bu onlara çok şey katıyor. Genç nesilde çok önemli yeteneklerimiz var. Yurt dışında önemli senfonilere kabul ediliyorlar. Öğrencilerime ilk öğüdüm; konsantre olmaları ve odaklanmaları yönünde oluyor. Çalarken başka bir şey düşünmemelerini ve müziğin en iyi noktasını gerçekleştirmek için var güçleri ile çalışmalarını istiyorum.” dedi.