“Kadın olmak” diyor herkes...

“kadın olmak” diyor herkes. Hakkında bırakın kadın olmayı, insanlıkla dahi ilgisi olmayanların bile o kadar çok betimlemesi var ki…Peki, kimdir bu cinsinin üzerine milyonlarca tanım yaptığınız kadın?Daha güzel olan mı, çok seksi olan mı, diğerinden daha yetenekli olan ya da daha güzel yemek yapan mı daha çok kadın sizce?  Belki de asıl kadın; tüm bu safsatalara kulaklarını tıkayabilip erkek egemen iş dünyasında kendine yer edinen, bu dünyanın türlü entrikalarına göğüs gerendir.  Çocuğuna bir hayat kazandıran, vakti gediğinde anne-babasına dahi ebeveynlik yapabilecek olgunluğa; merhamete, her türlü güce sahip olan, belki bir evcil hayvan sahiplenen, belki hem bir şirketi hem de bir evi yönetebilen, en önemlisi tüm bunları yapabilmek için kendi yaşamını kimseye bel bağlamadan idame ettirebilendir kadın… Kadının aslı, kafalarınızdaki saçma sapan onlarca fikirden ne kadar daha gerçek ve ne kadar daha güçlü fark ettiniz mi?

1/3

“Kadın olmak” diyor herkes...

<p>Uzun yıllar önce… </p><p> Renklerin suçu neydi, bilmiyoruz. Neden maviyi er kişiye verdiler de bize pembe düştü mesela? Daha doğmadan hazırdı patiklerimiz… Aslında ilk o zaman başladı cinsiyetçilik denen kavram hayatımıza bedenimize, aklımıza empoze edilmeye... Biraz büyüdük, adımlar atmaya başladık ve attığımız her adım sorgulandı. Gördüğümüz, öğrendiğimiz, yapmak istediğimiz her şeye topluma uygun kılıflar aramak öğretildi bize…Bu yüzden Bizler gizlemeyi çok erken yaşlarda öğrendik. Çok klasiktir fakat cinsiyetçiliğin varlığının büyük oranda da temelidir; <span style="font-weight: bold;">“göster oğlum amcalara ...” </span>ve <span style="font-weight: bold;">“kapat kızım bacaklarını” </span>zihniyeti. Evet, kızınız bacaklarını göstermeseydi ama oğlunuz da doğuştan varoluşunda ona bahşedilen bedenini bir övgü nedeni olarak öğrenmeseydi. Eğer bir erkek yetişirken; yaradılışında ona sunulan fiziki özelliklerini ve gücünü bir avantaj zannetmeseydi, biz kadınlar üzerinde bu kadar baskı kurma hakkını yine kendinde bulabilecek miydi? </p>

2/3

“Kadın olmak” diyor herkes...

<p>İyi mi hal? </p><p> Erkeğin kadını himaye altına alması, onu koruması toplumumuzun sahip olduğu en büyük tabulardan bir tanesi… Sahi bu erkek dediğiniz kadını neye karşı koruyordu? Çünkü kadın; sevdi, öldürüldü. Sevmedi, yine öldürüldü… Uzun giydi, öldürüldü. Kısa giydi, öldürüldü. Evlendi, öldürüldü. Boşandı, yine öldürüldü… Hatta yemek yaptı, doğurdu ama yine öldürüldü. Ve en sonunda kadın öldürülmemek için öldürmeyi öğrendi. Kadını yok eden adamın, cezai indirimine neden olacak ‘iyi hal’ine her zaman binlerce bahanesi varken; kadın yalnızca öldürülmemek için öldürdüm diyebildi… </p><p> İçine yeni bir hayat sığdırıp onu tarif edilemez bir acıyla dünyaya getiren onlarca kadın; hemcinslerinin dünyaya getirdiği ‘adam’lar yüzünden yok edildi. Öyle ki katledilen kadınlara şarkılar yazıldı, yasalar düzenlendi, güvenlik uygulamaları geliştirildi, isimleri koca koca binaların duvarlarına yazıldı, düşünün ki hiçbiri yetmedi; hayatını kaybeden kadınlara anıt sayaç dahi yapıldı. Oysa<span style="font-weight: bold;">“kadın”</span> dediğini sevmene bile gerek yoktu, saygı duysan yeterdi… </p><p> </p><p><br></p><p>Genel Yayın Koordinatörü</p><p>Esra ASLAN</p>

3/3

“Kadın olmak” diyor herkes...

<p><br></p>

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.